KÖŞE YAZARLARI

DOĞUM KONTROL YÖNTEMLERİ

Sevgili okurlarım merhabalar; bu hafta herkesin merak ettiği ve bilmesi gerektiğini düşündüğüm doğum kontrol yöntemleri hakkında anlatmak istiyorum. Doğum kontrolü nedir? Doğum kontrol yöntemleri nelerdir? Etkileri ve yan etkileri nelerdir? Bu soruların yanıtını yazımda bulabilirsiniz.

Doğum kontrolü çiftlerin istediği zaman bakabileceği ( sosyal ve ekonomik olarak) kadar çocuk sahibi olması anlamına gelir. 15-49 yaş arasındaki doğurganlık çağındaki kadınlara doğurganlık sağlığıyla ilgili yeterli eğitim vermek, yeni neslin oluşumunda, doğurganlık sağlığında, dolayısıyla ülkenin gelişmişlik düzeyinde ciddi düzelme ve farkındalık sağlar.

Doğum kontrol yöntemleri geleneksel ve modern yöntemler olarak ikiye ayrılır. Geleneksel yöntemlerin içinde takvim yöntemi, vücut sıcaklığı takibi ve geri çekme sayılabilir. Genellikle geleneksel yöntem kullanan çiftler bunların birini ya da birkaçını birlikte kullanabilmektedir. Modern yöntemler arasında bulunan rahim içi araç ( spiral) ülkemizde kadınlar tarafından en çok tercih edilen yöntemdir. Ülkemizde kullanılan diğer yöntemler doğum kontrol hapları, aylık, üç aylık iğneler, prezervatif ( kondom), cilt altı implantlar, cilt flasterleri, tüplerin bağlanması olarak sayılabilir. Kadın kondomları, vajinal halkalar ve spermisidler de ülkemizde bulunmayan ancak hâlihazırda bulunan modern korunma yöntemleri arasında sayılabilir.

Doğum kontrol yöntemini seçerken belirli bir şablon bulunmamaktadır. Doğum kontrol yöntemi seçimi; kişinin yaşı, ek hastalığı olup olmaması, ilaç kullanma ve sigara içme durumu, ayrıca doğurganlık beklentisine göre kişiyle yöntemin özelliklerini konuşarak karar verilmesi gereken hassas bir süreçtir.

Her doğum kontrol yönteminin kendine has bir koruma mekanizması mevcuttur. Rahim içi araçlar; üst genital sisteme sperm geçişi,  yumurta hücresinin taşınması önler ve döllenme engeller. Daha çok önceden doğum yapmış kadınlarda, yakın dönemde doğurganlık isteği olmadığında ‘tak unut’ korunma yöntemi olarak kullanılan, kontrollerinde sıkıntı olmadığı sürece 10 yıl kadar kullanılabilen ülkemizde kadınlar arasında en sık tercih edilen modern bir yöntemdir. Adet miktarında artış, kasık ağrıları gibi yan etkileri olabilmekle birlikte, birtakım önlemlerle bu yan etkiler geçirilebilmektedir.

Doğum kontrol hapları ise; içerdiği östrojen ve progesteron hormonları sayesinde yumurtlamayı baskılayıp, rahim ağzındaki akıntıyı yoğunlaştırarak rahim içerisine sperm geçişini engelleyip etki gösterir. Yoğun adet kanamaları olanlarda, düzensiz adet görenlerde, kıllanma artışı olanlarda, akne ( sivilce ) problemi yaşayanlarda,  bıraktığı zaman doğurganlık kısa sürede geri dönen, yumurtalık kisti tedavisinde, ağrılı adet görenlerde, adet öncesi gerginlik sendromu yaşayanlarda kullanılan, yumurtalık ve rahim duvarı kanseri riskini azaltan bir korunma ve tedavi etme yöntemidir. Kullanımı kolay, etkili ve cinsel ilişkiden bağımsız olarak her gün hapların düzenli kullanılması gerekmektedir. İstendiği ve tıbbi bir sakınca olmadığı sürece uzun yıllar kullanılabilmektedir. İlk başlandığı aylara ara lekelenmeler yapabilmekte, bazı ilaçlarla etkileşimi olabilmekte ( doktorunuzla konuşmalısınız), sigara içen kadınlarda pıhtılaşmaya yol açabilmektedir. Baş ağrısı, baş dönmesi, bulantı, adet miktarında azalma ve memede hassasiyet olabilmektedir. Haplar gibi hormonlu rahim içi araç , cilt altı implantları ve flasterler de hormon içerikli olduğundan etki mekanizmaları ve yan etki profilleri benzerdir.

Prezervatif ( kondom) ise; vajina sperm geçişini engelleyen bariyer bir yöntemdir. Her ilişkide başlangıçtan sonuna kadar kullanılması gereken bir yöntemdir. Lâteks alerjisi olanlarda önerilmemektedir. Cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı belli oranda koruma sağlaması bariyer yöntemlerin üstün yanıdır. Herhangi bir yırtılma durumunda kullanılmamalıdır. İlişkiden sonra fark edildiyse ‘ertesi gün hapı’ olarak da bilinen acil korunma yöntemi kullanılmalıdır.

Ertesi gün hapı olarak bilinen haplar yüksek hormon içerikleri sayesinde rahim ağzındaki akıntıyı yoğunlaştırarak sperm geçişini engeller, rahim duvarını gebeliğin oluşmasına elverişsiz hale getirir ve yumurtlamayı engeller. Aynı ay içerisinde birden fazla bu yöntemin kullanılması koruma özelliğini azaltacağı için önerilmez. Korunmasız ilişki sonrasındaki ilk 72 saatte kullanılmalı, ne kadar erken kullanılırsa etkisi o kadar yüksek olur. Kullanıldığı ayda adet düzeni değişebilir ( adet zamanı, miktarı).

Aylık ve üç aylık iğneler ise hormon içerikleri sayesinde rahim ağzındaki akıntıyı yoğunlaştırarak sperm geçişini engeller, rahim duvarını gebeliğin oluşmasına elverişsiz hale getirir ve yumurtlamayı engeller. İğnelerin yapıldığı zamanı takip etmek ve tekrarı yapmak önemlidir. Zamanında doğum kontrol önlemi alınmazsa gebelik oluşabilir. Yan etkileri arasında ara lekelenmeler olabileceği gibi hiç adet görmeme, vücutta şişlik ve memede hassasiyet hissi,  yumurtalıkta kist oluşumu da sayılabilir. Enjeksiyon yapıldıktan sonra 1 yıla kadar adet olmayabilir ve doğurganlığın geri dönmesi zaman alabilir.

Tüplerin bağlanması yöntemi açık ya da kapalı cerrahi olacak şekilde yapılabilir. İşlem sonrası sperm ve yumurta buluşamayacağı için kalıcı bir yöntemdir. Ailesini tamamlanmış kişilere yazılı onamıyla ve eş rızasıyla yapılmalıdır. Bir daha doğal yollardan çocuk sahibi olmayacağı kişilere detaylı olarak anlatılmalıdır.

Doğum kontrol yöntemleri dünyada ve ülkemizde birçok çift tarafından kullanılmaktadır. Hangi yöntemin çifte uygun olduğu doktoruyla birlikte kişilerin ortak vermesi gereken bir karardır.

Hepinizin istediği zaman istediği sayıda bakabileceği kadar çocuğu olması dileklerimle…

 

 

Op. Dr. Gülcan KOCAOĞLU HEKİMOĞLU

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı

 

Please follow and like us:
Pin Share

Comment here